Voigt-Zuwala, gece ışık kirliliğinin, değiştirilebilir bir çevresel faktör olarak önemli bir risk faktörü olabileceğini vurguladı. Araştırmacılar, sokak lambaları, yol aydınlatmaları ve ışıklı tabelalar gibi kaynaklardan elde edilen ışık kirliliği verilerini inceledi ve ABD'nin 48 eyaletini gece ışık yoğunluğuna göre beş gruba ayırdı.
Sonuçlar, gece yapay ışığın vücudun 24 saatlik biyolojik saatini bozabileceğini ve bu durumun uykuyu etkileyerek bilişsel gerilemeye yol açabileceğini gösterdi. Yaşlılarda Alzheimer hastalığının risk faktörlerinin ışık kirliliği ile daha güçlü bir bağlantısı olduğu belirlendi. Ancak, 65 yaş altındaki bireylerde, gece ışık yoğunluğunun Alzheimer hastalığı riski ile daha fazla ilişkili olduğu gözlemlendi.
Yaşlılarda ise diyabet, yüksek tansiyon ve felç gibi diğer risk faktörlerinin öne çıktığı saptandı. Araştırmacılar, genç bireylerin gece ışığının etkilerine karşı neden bu kadar hassas olabileceği konusunda net bir bilgiye sahip olmasa da, bu durumun genetik yapılarından veya kentsel alanlarda yaşama olasılıklarından kaynaklanabileceğini düşünüyorlar.
Çalışmanın yazarları, zararlı ışığı engellemek için karartma perdeleri veya göz maskesi kullanılmasını öneriyor. Bulgular, Frontiers in Neuroscience dergisinde cuma günü yayımlandı. Araştırmacılar, iç mekandaki ışığın etkisini incelememiş olsalar da, dijital cihazlardan yayılan mavi ışığın uyku üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dikkat çekiyorlar.
Mavi ışık filtreleri kullanımı, ampullerin sıcak ışıkla değiştirilmesi ve evlere dimmer takılması gibi önerilerde bulunuyorlar. Yaklaşık 7 milyon Amerikalının demans teşhisi aldığı ve Alzheimer hastalığının en yaygın türü olduğu biliniyor. Yeni araştırma, yaşanılan yerin sağlık hizmetlerine erişim açısından demans teşhisi alma olasılığını etkileyebileceğini ortaya koyan son bulgularla örtüşüyor.