İsrail'in Gazze'de düzenlediği saldırılarda neredeyse dört ay geride kalmış durumda. Bu süre zarfında çatışma hattı genişledi. İsrail-Gazze hattındaki denkleme, 7 Ekim'den kısa süre sonra Yemen'deki İran destekli Husiler dahil oldu.
Husiler, Filistinlilere destek mesajı vererek Kızıldeniz'de İsrail bağlantılı ticari gemileri hedef aldı.
Saldırıların birçok firmanın tedarik zincirini kırılma noktasına getirmesi ve petrol fiyatlarını etkilemeye başlaması üzerine, Husilere karşı, Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde çok uluslu görev gücü kuruldu.
Amaç Aden Körfezi ve Kızıldeniz'de istikrarı yeniden tesis etmekti. 12 Ocak'ta ABD ve İngiltere, koalisyon güçleriyle birlikte Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik operasyon yaptı.
Hava ve denizden ateşlenen füzelerle çok sayıda hedef vuruldu.
Bölgede halihazırda Husilerin saldırıları ve koalisyonun operasyonlarıyla süregelen bir gerilim mevcut. 7 Ekim'den bu yana Gazze'yi bombalayan İsrail, kuzey sınırında da Hizbullah'la "düşük yoğunluklu" bir savaş içinde.
Sınırdan binlerce vatandaşını tahliye etti. Hizbullah da bölgeyi roketlerle vurmayı sürdürüyor. İsrail'in saldırıları, 2 Ocak'ta Lübnan'nın başkenti Beyrut'a uzandı.
Hedefte Hamas'ın iki numaralı ismi Salih Aruri vardı.
İsrail ile Hamas arasındaki müzakerelerin kilit isimlerinden Aruri, 7 Ekim'den bu yana, Filistin toprakları dışında öldürülen en üst düzey Hamas yetkilisi oldu. İran ise, Aruri suikastinden bir gün sonra bombalı saldırılarla sarsıldı.
Çifte bombalı saldırı, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin ölüm yıldönümünde geldi.
45 yılın en kanlı saldırısının hedefinde Kirman'da Süleymani'yi anmak için toplananlar vardı.
15 dakika arayla gerçekleşen patlamalarda 100'e yakın kişi öldü; saldırıları terör örgütü DAEŞ üstlendi.
Aruri suikasti ve bir gün sonra gelen İran'daki saldırılar, Gazze Savaşı'nın bölgeye yayılma riskini bir kez daha gözler önüne serdi.
Savaşın bir başka uzantısı da İsrail-Suriye-Irak ve İran hattında kendini göstermiş durumda. İsrail, Aralık sonunda Şam yakınlarına hava saldırısı düzenledi.
Saldırda İran Devrim Muhafızları'nın üst düzey isimlerinden Seyid Razi Musavi öldürüldü.
Ocak ayında da yine Şam'da İran Devrim Muhafızları'nın binası hedef alındı.
Saldırıda, Devrim Muhafızları Kudüs Gücü'nün Suriye İstihbarat sorumlusu Hacı Sadık Umidzade öldürüldü.
İran her iki olayla ilgili de İsrail'i işaret etti. Diğer yandan Tahran yönetimi, komşuları Irak, Suriye ve Pakistan'a sınır ötesi operasyonlar düzenledi.
İran, Kuzey Irak'ın Erbil kentine yapılan füze saldırısında hedefin, İsrail istihbarat servisi olduğunu iddia etti.
Suriye'de ise İdlib'i vurdu. Balistik füze ile yapılan saldırının hedefinin, İran'da terör saldırıları yapan DAEŞ gibi örgütler olduğu belirtildi.
Pakistan saldırısıysa Tahran'ın Irak ve Suriye'ye hava saldırılarının ardından geldi.
İran, Pakistan'ın sınır bölgesindeki Belucistan eyaletinin Pencgur kentini vurdu.
Hedefinde, cihatçı "Ceyş el Adl" yani "Adalet Ordusu" örgütünün karargahları vardı. Amerikalı yetkililere göre, Suriye ve Irak'taki Amerikan üsleri 7 Ekim'den bu yana 150'den fazla kez hedef alındı.
Ancak Ürdün'deki son saldırıyla ilk kez can kaybı kayıtlara geçti.
Suriye-Ürdün sınırındaki üs saldırısını Irak'taki Şii milis grubu İslami Direniş üstlendi.
ABD Başkanı Joe Biden, saldırıya kendi seçecekleri yer ve zamanda karşılık vereceklerini ilan etti.
Tüm bu gelişmeler nedeniyle bölgesel gerilimin daha da tırmanacağı korkusu artıyor.
Haber Kaynağı : NTV Dünya Haberleri Özetleri ve Haberin Tümünü Okumak İçin Tıklayınız
