Gözler Beyaz Saray'ın yeni sahibine çevrilmişken Trump'ın dış politikada izleyeceği yol merak konusu haline geldi
Dünyanın dört bir yanındaki başkentler, ikinci bir Trump döneminin kendi ulusal çıkarları ve en acil küresel güvenlik tehditleri açısından ne anlama geleceğini tartışıyor.
HABERİN VİDEOSUNA GİT Seçilmiş başkan Trump, ABD'nin onlarca yıldır Avrupa'yı koruyan güvenlik kalkanını nasıl finanse ettiğine ilişkin hayal kırıklığını gizlemedi.
Başkan olarak ilk döneminde Trump, ABD'yi NATO ittifakından çekmekle tehdit etti- bu neredeyse kesinlikle ittifakın ölüm çanını çalacak bir hareketti. Küresel krizler açısından bakıldığında, Trump'ın zaferinin etkisi en çok Ukrayna ve İran'da hissedilecek.
Seçim öncesinde Trump, Ukrayna savaşını hızla bitireceğini defalarca iddia etti ancak barışın nasıl sağlanacağını açıklamadı.
Amerikan silahlarının akışı durdurulursa, Ukrayna birlikleri -kendi yaratıcılıklarına ve diğer müttefiklerin desteğine rağmen- saldırıya direnmek için gereken ateş gücünden yoksun kalacak.
ABD'nin Ukrayna'ya desteğinin Trump yönetimi altında değişeceği şüphesiz. Trump'ın başkanlığının hemen etkilemeye çalışacağı önemli konulardan biri de, İran ve İsrail arasında tırmanan çatışma olacak.
Trump, göreve geldiği ilk dönemde Tahran'la savaşa yaklaşmıştı. Daha önceki çekinceler bu sefer yerini doğrudan çatışmaya bırakabilir. Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına yaklaşımının tam tersine Trump, İsrail'in Tahran'a karşı yürüttüğü çatışmaya çok daha fazla ABD askeri desteği sağlayabilir.
Hatta belki de ABD güçlerinin İran'a yönelik saldırılara doğrudan dahil olması söz konusu olabilir. Trump, Tahran'a ve nükleer hedeflerine karşı Joe Biden yönetiminden bile daha sert bir tutum sergiliyor.
İran'la yapılan nükleer anlaşmayı bozma kararı, başkanlığı dönemindeki en önemli dış politika eylemlerinden biriydi.
Ayrıca İran'ın son aylarda Trump'ın seçim kampanyasına yönelik saldırılarda bulunduğu iddia ediliyor. Bu saldırının Trump'ın ikinci döneminde İran'la gerginliği daha da artıracağı kesin.