Amerikalı yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bu güvenceyi 10 Ekim'de ABD Başkanı Joe Biden'la yaptığı telefon görüşmesinde verdiğini öne sürdü. İki lider arasında aylar sonra gerçekleştirilen ilk görüşmede Biden, Lübnan'daki sivillerin can kaybının en aza indirilmesini istemişti.
Netanyahu, Biden'a İran'daki petrol veya nükleer tesisler yerine askeri hedefleri vurmaya hazır olduğunu söyledi.
Planlanan bu yanıt, tam ölçekli bir savaşı önlemeyi amaçlayan daha sınırlı bir karşı saldırı anlamına geliyor. ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'in nükleer tesislere yönelik olası bir saldırısını desteklemeyeceğini açıkça dile getirmişti.
Amerikalı yetkililer, İsrail ordusunun misilleme saldırısında İran'ın askeri ve istihbarat hedeflerini vurmayı planladığını ancak bu hedeflere dair Beyaz Saray'a bir liste sunmadığını belirtti. Amerikan gazetesi Wall Street Journal'a (WSJ) göre ise 5 Kasım'daki ABD seçimlerinden önce Ortadoğu'da çıkabilecek topyekün bir savaşı önlemek Biden için kritik bir hedef haline geldi. Analistler, İsrail'in İran petrol tesislerine saldırmasının enerji fiyatlarını yükseltebileceğini söylerken, ülkenin nükleer araştırma programına yapılacak bir saldırının kırmızı çizgileri ortadan kaldırabileceğini, daha fazla gerilime yol açabileceğini ve ABD'nin doğrudan askeri bir rol üstlenmesi riskini doğurabileceğini söylüyor. Konuya yakın bir yetkili, Netanyahu'nun güvenlik kabinesini toplayarak masadaki seçenekleri görüştüğünü, ancak kabinesinden saldırı için resmi onay istemediğini, zamanlamanın kasıtlı olarak belirsiz bırakıldığını söyledi. Washington merkezli Brookings Enstitüsü'nden Natan Sachs ise, Tel Aviv'in misillemeyle İran'da ciddi bir hasar yaratmak istediğini söylüyor.